Ercan -Adana 05:00 Uçuşu ile Adanaya varış. Adana havalimanında rehberinizin karşılaması ile birlikte aracımıza binerek panoramik adana şehir turumuzun ardından Toroslardaki Antakya” anlamına gelen ‘Antiochia Ad Taurum’ adı verilen, Arap kaynaklarda Ayıntap olarak geçen, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin sosyo-ekonomik açıdan en gelişmiş ili Gaziantep’e ulaşıyoruz. Yöresel Gaziantep mutfağının lezzetlerini tadacağımız öğle yemeği sonrası Büyük İskender tarafından geçit yeri anlamında isimlendirilen ZEUGMA'dan çıkarılan mozaiklerin sergilendiği Mozaik Müzesine ulaşıyoruz. Dünyaca ünlü ‘Çingene Kızı’ mozaiğinin yanı sıra konusunu Yunan mitolojisinden alan mozaikleri rehberimizin anlatımları eşliğinde tanıdıktan sonra şehir merkezine gidiyoruz. Şehir merkezinde kültür yolu olarak düzenlenen rotada yapacağımız yürüyüşümüzde yapılış tarihi tam olarak bilinmeyen Gaziantep Kalesi, Savaş Müzesi, Mutfak Müzesi, Hamam Müzesi, Para Müzesi, Medusa Cam Müze, içerisinde balmumu heykel sergi alanlarının da bulunduğu Panorama Müzesi ve Osmanlı İmparatorluğu Döneminden günümüze ulaşan hanları gördükten sonra Tahmis Kahvesine ulaşıyoruz. İlk kez 1638 yılında yapılan, 1901 yılındaki yangından sonra yenilenerek günümüze gelen Tahmis Kahvesi’nde vereceğimiz mola ardından çarşılarda satılan birbirinden güzel yemenilerden, Meşhur Elmacı Pazarı'ndan yöreye özgü baharatlardan ve yörede ''bandırma'' olarak bilinen cevizli sucuklardan, Bakırcılar Çarşısında satılan birbirinden güzel bakır ürünlerinin bulunduğu alanlarda sizlere serbest zaman veriyoruz. Gün içerisindeki gezilerimizi tamamladıktan sonra Gaziantep'te bulunan otelimize ulaşıyoruz. Akşam yemeği ve konaklama otelimizde.
Sabah otelimizde alacağımız açık büfe kahvaltının ardından Fırat Nehri üzerinde kuzeyden güneye 4. baraj olan Birecik Barajı ile bir kısmı sular altında kalan Halfeti’ye doğru yola çıkıyoruz. Bizi bekleyen özel teknemizle Birecik Baraj Gölü üzerinde birbirinden güzel manzaralar eşliğinde yaklaşık bir saat sürecek tekne turumuza başlıyoruz. Tekne turumuz esnasında ilk dikkatimizi çeken Fırat Nehri ile Merziman Çayı’nın birleştiği noktada kurulan heybetli Rumkale oluyor. Kalenin ardından bir zamanlar yaşam alanı olarak kullanılmış mağara evleri ve önemli bir kısmı sular altında kalmış olan Savaşan Köyü, sular altında kalan caminin suların üzerinde kalan tek kısmı olan minaresini görüp fotoğrafladıktan sonra otobüsümüze binerek ilk kez günümüzden 4 bin yıl öncesine ait olan Kültepe, Mari ve Ebla tabletlerinde adından bahsedilen Harran’a doğru yola çıkıyoruz. İlk dikkatimizi çeken yer Harran’daki yerleşimi M.Ö. 5.bin yıla kadar gittiğini öğrendiğimiz Harran Höyüğü oluyor. Höyüğün eteklerinde yapacağımız kısa bir yürüyüşün ardından Emevi Halifesi Mervan tarafından yaptırılan Cennet Camisi'ne ( Camii el Firdevs ) ve cami ile aynı avluda yer alan Anadolu’da kurulan ilk İslam Medresesi’nin ( Harran Üniversitesi ) kalıntılarını gördükten sonra kentin meşhur konik kubbeli evlerinden birini ziyaret ediyoruz. Buradaki ziyaretimizin ardından peygamberler şehri Şanlıurfa’ya ulaşıyoruz. Helenistik Dönemin meşhur Edessa kenti, Hristiyan resim sanatı üzerinde büyük etkisi olan ve kutsal mendil olayında önemli rol alan Abgar Krallığı’nın başkenti Şanlıurfa’daki ilk durağımız Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi oluyor. Kentin Paleolitik Dönemden İslam Dönemine kadar olan tarihini görebileceğimiz müzede günümüzden 12 bin yıl öncesine tarihlenen ve Balıklıgöl Adamı olarak bilinen heykelden Harran'daki Sin Tapınağı'na ait kitabeye kadar şehrin tarihini gözler önüne seren eserleri gördükten sonra yürüyerek şehri gezmeye başlıyoruz. Yapacağımız yürüyüşte Hz İbrahim'in Nemrut tarafından ateşe atıldığına inanılan Balıklıgöl'ü, az ilerisindeki Ayn Zeliha Gölü'nü, Rızvaniye Camii'nin ve Hz İbrahim'in doğduğu olarak bilinen mağarayı görüyoruz. Buradaki gezimizin ardından eski Urfa’dan günümüze kalan en önemli eserlerden olan hanlar bölgesine geçiyoruz. Burada vereceğimiz serbest zamanda dileyen misafirlerimiz alışveriş yapabilirler ya da Meşhur Gümrük Han’da kahvelerini içebilirler. Serbest zaman sonrasında otelimize gidiyoruz. Akşam yemeği ve eğlence için Urfa kültürünün bir parçası olan Sıragecesi(extra)
Sabah otelimizde alacağımız açık büfe kahvaltının ardından Siverek üzerinden Diyarbakır’a ulaşıyoruz. Diyarbakır Ulu Camii, Kale Surları, 10 Gözlü Köprü, 4 Ayaklı Minare gezileri sonrası Batman Çömçe restaurant'ta mahalli yemek molası sonrası yapımı tamamlanan Ilısu Barajı ile sular altında kalan Hasankeyf’e gidiyoruz. Yol üzerinde baraj inşaatı sebebiyle yeni kurulan yerleşim alanına taşınmış Artuklu Hükümdarı Uzun Hasan'ın oğlu Zeynel Bey’in türbesini görerek sular altında kalmaktan kurtarılmış eserlerin bulunduğu Hasankeyf müzesi gezimiz ardından Midyat’a varıyoruz. Burada günümüzde Midyat Konuk Evi olarak bilinen eski bir Süryani yapısı olan konağı gezdikten sonra Gümüşçüler Çarşısında vereceğimiz serbest zamanda dileyen misafirlerimiz bölgenin önemli el sanatlarından olan Telkari gümüş işçiliği örneklerini görüp alışverişlerini yapabilirler.Bugünün son durağı Safran Manastırı’ şeklinde Türkçeye çevirebileceğimiz ve 1166 – 1932 yılları arasında Süryani Ortodoks Patrikliği merkezi olan Deyrulzafaran oluyor. Midyat Harabale Köyü'nden Rahip Mor Şleymun’un M.S. 400’lü yılların başında burada bulunan kaleyi manastıra çevirip bazı azizlerin kemiklerini getirmesiyle kurulan manastırda Meryem Ana Kilisesi ve tarihi kesin olarak bilinmeyen bir Güneş Tapınağı'nı manastır rehberi eşliğinde tanımamızın ardından Mardin'de bulunan otelimize ulaşıyoruz. Akşam yemeği ve konaklama otelimizde.
Sabah otelimizde alacağımız açık büfe kahvaltının ardından Kasımiye Medresesi’ne gidiyoruz. İki katlı ve açık avlulu medrese tipinin en güzel örneklerinden olan Kasımiye Medresesi'ni gezip özellikle de ana eyvanda bulunan çeşmeden, avlusunda bulunan havuza akan suyun hikayesini rehberimizden dinledikten sonra Müze kent Mardin'i tanımaya başlıyoruz. Buradaki ilk durağımız 1895 yılında Antakya Patriği Behnam Bani tarafından Katolik Süryani Patrikhanesi olarak yaptırılan binada bulunan Mardin Müzesi oluyor. Başta Girnevaz Höyüğü olmak üzere kent çevresinde yapılan arkeolojik kazılarda bulunan Tunç Çağı’ndan Osmanlı Dönemi'ne kadar çok geniş bir zaman dilimine ait olan çeşitli eserlerin sergilendiği müze gezisi ardından Mardin’in dar sokaklarında yapacağımız yürüyüşümüzde Mor Behnam Kilisesi’ne gidiyoruz. Kırklar Kilisesi olarak da bilinen bu kiliseyi görüp Hristiyanlıkta önemli yeri olan Kırk şehitlerin hikayesini dinleyip, kent dokusunun önemli bir unsuru olan Abbara örneklerini ve Artuklu mimarisinin en önemli eseri olan Mardin Ulu Camii görüyoruz. Mardin’in ‘Mimar Sinan’ı olarak bilinen Mimarbaşı Lole Serkis Gizo tarafından yapılan PTT binasını ve minaresi yine Lole tarafından yapılmış olan Şehidiye Camii geziyoruz. Ardından yöreye ait meşhur kahve, badem şekeri ve Süryani şarap alışverişimizi yapıyoruz. Mardin gezisi sonrası aracımıza binerek Viranşehir üzerinden insanlığın bilinen ilk mabedine, Göbeklitepe’ye ulaşıyoruz. 1996 yılında kazı çalışmaları başlayan Göbeklitepe’nin, Neolitik Dönem insanının kutsal yapım merkezi olduğu bilinmektedir. Buradaki tapınakları görüp Göbeklitepe hakkında rehberimizden bilgi aldıktan sonra Adana Havalimanına yolculuğumuz başlıyor yaklaşık 4 saat süren yolculuğumuzun ardından Pegasus Adana-Ercan 21:15 ucagımıza biniyoruz .Bir sonraki Royal tur seyahatinde buluşmak üzere sizlere veda ediyoruz